From Memleketten

Seni Rant Kapısına Çevireceğim İstanbul!

Haydarpaşa bugünden sonra yok. Bugün son tren seferleri düzenleniyor.

İstanbul’un anadoluya açılan kapısı kapanıyor. Artık anadolu insanının elinde bavulu ile İstanbul’a gelişi ve tam Haydarpaşa’nın merdivenlerinden inerken yaşadığı şaşkınlık, mutluluk artık olmayacak.

Kapatma sebebi mevcut rayların rehabilite edilerek hızlı trene uygun hale getirilmesi.

Bu durumda iki soru geliyor insanın aklına…

Birincisi 2004 yılında yaşanan Pamukova hızlı tren faciası. Aynı şekilde rehabilite edilerek yapılan raylarda ilk seferini düzenleyen tren 41 yolcunun ölümüne 80 yolcunun yaralanmasına sebep olmuştu.

Sonra ne oldu, hızlı trenin ancak kendisine özel yapılacak raylardan gidileceğinin farkına vardılar ve hızlı tren raylarını ayrı yapmaya başladılar. Yine canlar gitmişti.

8 yıl geçti. Unuttuk Pamukova’yı. Yine rehabilite çalışması ile hızlı tren yapmaya çalışıyorlar. Başlangıç noktası da Haydarpaşa Tren İstasyonu.

İkincisi ise Haydarpaşa’nın artık hiç sefer yapmayacak olması. E tamam, yap rehabilite çalışmasını sonra aç. Yok!

Çünkü neden? Bari böyle bir projeyi bahane edelim de Haydarpaşa’yı ‘AVM’ yapalım dedi arkadaşlar.

Hemen dibindeki GATA’nın da yeri çoktan satıldı. GATA’nın Daşdelen’e taşınması da kesinleşti.

Belli ki o bölgeden yeni rant kapıları doğuracaklar.

Diğer bir sorun ise bu istasyonu sürekli kullananların mağduriyeti olacak. Özellikle İzmit-İstanbul arası çok sık kullanılan trenler artık olmayacak. Halk yine mağdur olacak ve rantçılar kazanacak.

Haydarpaşa tarihtir. 1908’den beri hizmette ve bugün kapatılıyor. Ranta yem ediliyor.

Bugün Haydarpaşa, yarın sıra Sirkeci’de. Ondan sonra sıra Kuleli Askeri Lisesi’ne gelecek.

A4 olmaz A8!

AKP, milletvekilli adayı göstermediği kişiler için ‘Bakan yardımcılığı’ formülünü bulmuştu. Bu bölüme yavaş yavaş eski vekilleri geçmeye başladı. Şimdilik sayısı 10.

İşte o yardımcılara makam aracı olarak Audi A4 kiralanmış.  Birisi çıkmış beğenmemiş Audi A4’ü, A8 istemiş. Halbuki başbakan ‘Porsche binmeyin Fiat’a binin.’ dememiş miydi, sanki halk Porsche’den inmiyormuş gibi!

Peki ne oluyor? Ayda 43 bin liraya A8 kiralanıyor.

‘En pahalı A8 modeli 6-7 bin liraya kiralanacakken 43 bin lira da ne oluyor?’ diye bir soru aklınıza gelirse cevabı da hemen peşinden gelir biraz düşünürseniz düşünürseniz!

A pardon, suçtu değil mi o!

Peki bizde bu ilk mi? Hayır.

Mesela meclis idare amirlerine verilen Passat’ın konforu beğenilmemiş, A6 sipariş edilmişti.

Pek çok uçak varken başbakanın, cumhurbaşkanının yüzlerce milyon dolarlara uçak sipariş etmeleri mesela.

Başbakan demişti  ‘Ben belediye başkanlığı dönemimde bütün cenaze araçlarının Mercedes olmasını istedim. Çünkü herkes bir kere binebilsin diye’

Meclistekilerin bir eli balda bir yağda iken biz ancak musalla taşına giderken bineriz Mercedes’e!

 

 

“Kesinti”

Vekil alır 11.000 TL, danışmanı 5.400 TL.

Açlık sınırı 992 TL, asgari ücret 599 TL.

Vekillerin tüm sağlık harcamaları için kesinti yapılmaz. Gittiği hastane özelmiş, devletmiş önemli değil. Meclis karşılar tüm masrafı…

Ama asgari ücretliden her türlü kesinti yapılır. Sigortalıdır ama önemli değil, kesinti olmadan olur mu yahu!

Gözlerini teröre kurban veren gaziden göz ilaçları için kesinti yapılır mesela.

İki dönem vekil olanlar emekli olabiliyor ve emekliyken de tüm masraflarını meclis karşılıyor. Üstüne bir de 5.000 TL para alıyorlar.

Halk ise sürünür, emeklilik maaşı yetmez. Gider simit satar, limon satar yaşta, yağmurda…

Vekilin ve çevresindekilerin bir eli yağda bir eli baldadır mesela ama öğretmenim verilen maaş yüzünden kötü binalarda kalmak zorunda kalır. Sonra o bina yıkılır, altında kalır ve ölür. Kimse ne hesap sorar ne de kimse suçluluk hisseder.

Vekiller vicdanen ‘kesinti’ye uğramış. Olan halka oluyor…

Kafalardaki ‘Butona’ Basmalı!

Gidin gazete bayisine, bir gazete alın. Bir bakın kaç kadına şiddet, kadın cinayeti haberi var…

Mevcut iktidar döneminde tespit edilen (!) kadına yönelik şiddet vakalarında yüzde 1400’lük artış meydana geldi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ‘panik butonu’nun gündeme geldiğini söyledi. Neymiş efendim kadın şiddete maruz kaldığı anda bu butona basacak ve ilgili birimler bu konuda uyarılacak.
Peki bu birimler ne kadar sürede gelecek ve kadın, elinde bıçakla üstüne yürümekte olan adamdan ekipler gelene kadar nasıl korunacak?
O saatten sonra gelen birimler ancak kadının kırılan kemiklerini toplar en iyi ihtimalle.
Fatma Şahin’e bu yeterli mi diye soruluyor, bir sayfa dolusu açıklama yapmış. Hep aynı şeyler : ‘Çalışıyoruz, diğer bakanlıklarla da iş birliği içindeyiz vs. vs.’
Nerde bu çalışmalar? Dağa kaçtı. Dağ nerde? Yandı bitti, kül oldu!
Amaç, kadına şiddet uygulanırken bir şeyler yapmak mı? Yoksa kadına şiddeti en baştan engelleyici çözümler bulmak mı?
Bunun kararını vermek zor olmamalı. Kadına buton değil de, yetkililerin kafasına birer ‘buton’ yerleştirmeli. Belki o zaman çalışır!

Hangisi Şikeci?

25.04.2004 tarihli Beşiktaş – Fenerbahçe maçı hakkında bir iddia var. İddianamede aynen şöyle geçiyor :
“O yıllarda, Beşiktaş ile Fenerbahçe’nin çok iddialı bir maçı vardı. Fenerbahçe veya Beşiktaş’tan hangisi yenerse şampiyon olacaktı. Bu maçtan önce Sedat Peker, Sergen Yalçın aracılığıyla Beşiktaşlı futbolcuları yanına çağırdı. Hatırladığım kadarı ile 3 ya da 4 futbolcu geldi. Benim bildiğim kadarıyla bu futbolcular Tümer ve Sergen Yalçın’dı. Diğerlerinin isimlerini hatırlamıyorum. Sedat Peker bunlara hitaben, ”Maçı kaybedin, nasıl kaybediyorsanız kaybedin, o sizin sorununuz“ dedi ve gönderdi. Ben bu olaya bizzat şahit olduğum için çok merak ettim, normalde maç izlemediğim halde, Beşiktaş-Fenerbahçe maçını özellikle seyrettim. Gerçekten de Beşiktaş kaybetti. Maçı izlediğim kadarı ile Tümer maça çıkmamak için her türlü çirkefliği yaptı. Maç başladığı sırada yedek kulübesinde oturuyordu. Yedek kulübesinden hakeme müdahale etmeye çalışıyordu. Hakem onu uyarmaya geldiğinde yüzüne tükürdü ve bunun üzerineTümer yedek kulübesinde iken kırmızı kart gördü ve bu maçı Beşiktaş kaybetti.”
Açın bakın TFF’nin sitesine. Maçı 3-1 Fenerbahçe kazanmış. Youtube’dan maçın görüntülerine bakın.Sergen, Beşiktaş’ın en iyisi. Maçın 85. dakikasında sarı kart görüyor ve 90 dakika oynuyor. Tümer 90 dakika sahada. (http://www.tff.org/Default.aspx?pageID=29&macId=13586)
Sorarım savcı Mehmet Berk’e. Hadi gizli tanık kafasına göre bir şeyler salladı da, be adam ne söylenilse iddianameye geçireceksin diye bir şey mi var? Senin görevin değil mi iddiaları araştırmak? İnsanları içi boş iddialarla suçlamak bu kadar kolay da, bu bilgilerin doğruluğu araştırmak çok mu zor?  
Ve bu gizli tanığın adı Ergenekon İddianamesinde de geçiyor. Artık böyle bir tanık var mı, yoksa uydurma birisi mi ondan bile şüpheliyim. Varın gerisini siz düşünün…