Kapadokya

Kapadokya seyahatimden yeni döndüm ve sıcağı sıcağına bu yazıyı hazırladım. Kapadokya hep ilgimi çeken bir yer olmuştu fakat bir türlü seyahat mümkün olmamıştı. Bu seneye kısmetmiş. Öncelikle bölge, karasal bir iklime sahip olduğundan gündüzleri sıcak, geceleri serin oluyor. Bunu dikkate alarak tedbirli gitmenizi tavsiye ederim. Özellikle yeraltı şehirleri gayet serin oluyor.

Kapadokya’ya gittiğimde ilk istikamet Devrent Vadisi oldu. Burada bulunan peri bacalarını ilginç kılan ise çeşitli hayvanlara benzetilmesi. Örneğin fotoğrafta görünen yan yana 3 peri bacasının bir deveyi andırması. Hatta bu peri bacalarına “devebacası” da denirmiş.

IMG_1806
Devrent Vadisi

Devamını Oku →

1984 (Bin Dokuz Yüz Seksen Dört)

Son dönemlerin en çok satılan kitapların biri George Orwell’ın 1984 isimli ütopik romanı. Bu romanı en çok okunan kitaplardan biri yapan hiç şüphesiz ülkenin ve dünyanın gitmekte olduğu durumdur. Herkes dinleniyorum şüphesi taşıyor, basılmamış kitaplar toplatılıyor, toplum kutuplaştırılıyor, yasalar çıkarlar doğrultusunda değiştiriliyor ya da hiçe sayılıyor, değerler yok ediliyor.

1984 adlı filmden Büyük Birader'in tele ekrandaki yüzü.
1984 adlı filmden Büyük Birader’in tele ekrandaki yüzü.
 

Devamını Oku →

Mac OS X ve Windows Dosya Sistemleri

Geçtiğimiz cumartesi pek bir merak ettiğim Mac OS X sistemine bir Macbook alarak geçtim. İlk karşıma çıkan sorun, harici diskimi hem Macbook’ta hem de işyerimdeki Windows yüklü bilgisayarda kullanmak istememden kaynaklandı.

Şöyle ki; Mac OS X ve Windows’un dosya sistemleri birbirinden farklı olduğu için NTFS dosya sistemine sahip harici diskim, Mac OS X sisteminde sadece okur oldu, yazma yok. Ben de bunun üzerine çeşitli araştırmalar yaptım ve benzer durumu yaşayabileceklere fikir vermesi açısından deneyimlerimi paylaşmaya karar verdim.

8193947296_40441e2b92_o 2

 

Devamını Oku →

Kim “ak” kim “kara”

1999 depremi sonrası binalarda 3 kattan fazla izin verilmiyor Kocaeli’de. Buna rağmen belediyeden 4 kat izni isteniyor. Şifre yine “oğul”

Belediye meclisinde soruyorlar, Ak Partili Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’na: “Bu arsanın ve inşaatı yapan firmanın kime ait olduğunu biliyor musunuz?”

Başkan; bilmiyorum, kimmiş diye soruyor. Bunun üzerine arsanın sahibinin ve inşaatı yapanın belediye başkanının oğlu olduğunu söylüyorlar.

Başkanın cevabı alışılagelmiş bir cevap: “Bizim oğlumuz iş yapmasın mı?”

Peki ne oluyor.. İzin çıkıyor.

Kim “ak” kim “kara” iyi ayırt edilmeli.

Bu ülkede ne iyi gidiyor da bizim önümüzü kesecekler?

Dış politika içler acısı. Sorunlu olmadığımız komşumuz yok. Kıbrıs’la, Azerbaycan’la bile sorun yaşadık.

İç politada kimin eli kimin cebinde belli değil. Kim kimin savcısı, kim kimin hakimi belli değil. Paralel devlet diyor Erdoğan. Katılıyorum ama bu yapılan 17 Aralık’ta yoktu. Çok eskiye dayanır. İşine geldiği için sustun. Oklar sana dönünce paralel devleti farkettin birden. Yazın %50’yi zor tutuyordun, şimdi 76 milyon olduk.

Kürt meselesi adı altında Öcalan ile görüşüyorsun ama Uludere’nin hesabını sormuyorsun.

“Reyhanlı’da 53 sünni vatandaşım şehit edildi” diyerek insanları mezheplerine göre ayırıyorsun. Bunun adı mı müslümanlık? Camide içki içildi, görüntüleri elimizde var, cuma yayınlayacağız dediniz. Kaç cuma geçti hala ses yok? İnsanları kışkırtmaya çalışmak mı müslümanlık?

Verginin vergisini alıyorsun, milletvekili maaşlarına %50 zam yapıp utanmadan zor geçiniyoruz diyorsunuz ama 5 kişilik bir aile 3 öğün çay, simit yiyebilecek kadar para veriyoruz diyorsunuz. Geçtim çayı, simite yetmiyor o para.

Tecavüzcüler serbest kalırken bir kere yargıya seslendiniz mi?

Gezi Parkı olaylarında “Benim polisim” diyenler, vekil oğlu tartıştığı polisleri “ip” gibi dizerken tepki gösterdiniz mi?

20 yaşında bir çocuk dövüle dövüle öldürüldü, sesiniz çıkmadı. Bir çocuk ekmek almaya giderken kafasına fişek kapsülü yedi, sesiniz çıkmadı.

Milli Eğitim, sistem değişikliğinden delik deşik oldu. Neredeyse 2 yılda bir milli eğitim bakanı değişiyor.

Gazeteciler, televizyoncular işimden, ekmeğimden olurum kaygısıyla haber yapamaz, soru soramazken özgürlükten mi bahsedeceğiz?

Ergenekon’da, Balyoz’da sahte deliller var diye bas bas bağrılırken duymuyordunuz ama şimdi aynı kişiler orduya da kumpas kurmuştu diyorsunuz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın ama zamanı gelince sana da dokunuyor işte.

 

 

Bakalım “piyango” kime çıkacak?

ABD her yaptığına bir kılıf uydurur.

2. Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları için dönemin ABD Başkanı Truman, “Atom bombalarını kullanmasaydık, kara savaşında sırasında ölen askerlerimizin ailelerine ne diyecektik?” diyor.  Halbuki atom bombasından önce Japonya teslim olmuştu.

Kimyasal silah var diye Irak’a girip, daha sonra “yokmuş” deyip o ülkeye “demokrasi” getirmesi de buna örnek verilebilir.

Kendi üretimi olan El Kaide’ye 11 Eylül’ü yaptırıp, hem halkına büyük bir travma yaşatan hem de Afganistan ve çevresi bölgeleri işgal edip, Büyük Ortadoğu Projesi’ne ulaşmaya çalışması da bunlar arasındadır.

Boston’da yaşanan bombalı saldırılardan “piyango” Suriye, İran veya Kuzey Kore’ye çıkarsa şaşırır mısınız?

 

Hrant Dink ve diaspora

Bundan tam 6 yıl önce Ogün Samast tarafından vurularak öldürüldü Hrant Dink. Tetikçi Ogün Samast’tı fakat tek katil Samast değildi..

Dink ile ilgili süreç aslında çok daha öncesinde başlamıştı.

Hrant Dink Kasım 2003’ten başlayan 11 haftalık bir yazı dizisi yayınladı. Yazılarında diasporanın yaklaşımını ve politikalarını eleştirmiştir. Hrant Dink’e göre diasporanın içinde bulunduğu sağlıksız ruh halinden kurtulması gerekiyordu.

Bahsi geçen “Zehirli kan” diasporanın yürütmüş olduğu politikalarla ilgilidir.

Diasporayı sert bir şekilde eleştirip, diasporanın buna hiç ses çıkarmaması da vurgulanması gereken önemli bir kısımdır. Çünkü Dink’in zarar görmesi hem diasporanın hem de bu işten nemalanan bazı çevrelerin yararına olacaktı.

Dink, bu sorunun çözülebilmesinin yolunun Türkler ile birlikte yaşamak olduğunu savunmuştur. Çünkü gözden ırak olan gönülden de ırak oluyordu. Gerek Türkiye’deki bazı kesimler, gerekse Ermeni diasporası “kin” gütmekten vazgeçtiği vakit ortada hiç bir sorunun kalmayacağını savunuyordu Dink.

Yazılarından cımbızla çekilerek oluşturulan zemin ile kendisine açılan Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi “Türklüğü aşağılamak” davasını, alnına sürülen bir leke olarak görüyordu. Bu lekeyi temizlemeliydi. Çünkü yazılarında böyle bir şey yoktu ve apaçık bir şekilde net olarak karşı durduğu ırkçılıkla suçlanıyordu.

“Bu ülke topraklarında yaşamak ve alnıma sürülen bu lekeyi temizlemek için çare İnsan Hakları Mahkemesi ise oraya da gideceğim.” diyecek kadar doğup büyüdüğü toprağını seven bir yurttaştı.

Tehdit mektupları, telefonları alıyor, açık açık hedef gösterilmesine tüm yetkililer seyirci kalıyordu. Dönemin polis muhbirleri Dink’in öldürüleceğini söylemesine rağmen ne Trabzon emniyeti ne de İstanbul emniyeti olayla ilgilendi..

Bu süreç 19 Ocak 2007 günü Hrant Dink’in öldürülmesi ile sonuçlandı.

Dink’in – bilirkişi raporu aksi halde olmasına rağmen- mahkümiyet kararında imzası bulunan Nihat Ömeroğlu, geçtiğimiz ay ombudsman (yani devlet organlarına karşı kamuyu koruyan kişi) oldu. Dönemin emniyet müdürleri vali, valileri milletvekili oldu.

Hrant Dink’e verilecek bir adalet borcumuz var. Tıpkı adaleti bekleyen pek çok masum insanımız gibi.

 

Mehmet Ali Şahin ve benzin üzerine…

Eski Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, 15 ayda 33.888 TL’lik benzin kullanmış. Ayda 2.259,20 TL yapar.
Eski olması bir şey ifade etmiyor ve kendisi Meclis Başkanlığı görevini tamamlamış dahi olsa makam aracı veriliyor.
Ben Mehmet Ali Şahin’in makam aracının “tır” olduğunu varsayarak bazı hesaplamalar yaptım.
15-20 tonluk bir tır(Volvo FH520 tırını baz aldım.) 100 km’de ortalama 30 litre benzin yakıyor. Benzinin fiyatını 5 TL olarak baz aldım. (Fazla fazla yani.)
 Mehmet Ali Şahin, 451.84 litre benzin kullanmış oluyor.
Bu tırla Mehmet Ali Şahin 1.506.13 km gidebilir.
Tekirdağ ile Kars arası 1.588.70 km.’dir.
Yani Mehmet Ali Şahin, bir “tır”la ayda bir kez Tekirdağ’dan Kars’a gitse ancak bu kadar masraf yapabiliyor.
Küçük bir hatırlatma : Daha önce de AKP’li Zeynep Armağan Uslu, bir yılda 30 bin 887 liralık benzin “masrafı” yapmıştı..